Ötüken Ormanından Ayrılmayın! ( Bilge Kağan): Ocak 2016

20 Ocak 2016 Çarşamba

Tomris Hatun-İlk Kadın Hükümdar/İskitler

                              Dünya Tarihinin İlk Kadın Hükümdarı 
                                                 İskit Türkü Kadın Kağan Tomris
***Özet Videosu yazının sonundadır***

                                1-İskitler (Sakalar) Kimdir?

         İskitler (Skythler ,Sakalar) MÖ 8.yy ile MS 2 yy arasında Avrupa'nın Doğusu(Kırım-Pontik Bozkırlar) ile Orta Asya'da , Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi'ni içine alan bölgelerde yaşamış olan Türk Halkıdır.(1)  
      Bozkırın kuyumcularıydılar. İskitler savaşçı bir milletti ve orduları hem kadın hem de erkek savaşçılardan oluşuyordu. İskit diyarlarında silahlarıyla gömülmüş çok sayıda kadın kurganı(mezarı) bulunmuştur. İskitler de kadınların da savaştığı bir gerçektir.(2)


   
                         2- 'Kadın Kağan Tomris' Kimdir?


               Bu topraklarda MÖ 6.yy'da yaşadığı düşünülen Tomris veya Tomyris kocasının ölümünden sonra Türklerin Kağan'ı oldu. Tomris Dünya Tarihinin bilinen ilk Kadın Hükümdarıdır. İsmi Öz Türkçedir ve günümüz kullanımıyla ''Demir/Temir'' anlamına gelmektedir.(3) Tomris ya da Tomaris ismi günümüzde de kullanılan bir Türk ismidir.(4)  
               Yüce Tomris , Nene Hatun gibi , Dilşad/Ipar Hatun gibi ,Şerife Bacı gibi , Erzurumlu Kara Fatma gibi ismini göklere altın yıldızlarla yazdırmıştır. Dünya ve Türk tarihinin Şanlı Türk Kahramanı Tomris'in bu övgüleri neden hak ettiğini ve neden bu kadar değerli olduğunu yavaş yavaş yazımızda işleyeceğiz.









                  3-Pers/Ahameniş İmparatorluğu ile Kral Kiros


           Aynı yüzyıl içerisinde Pers diyarında hüküm süren Ahameniş Hükümdarlığı bulunmaktaydı. Bu sülale birkaç defa küçük savaşlarla Türkleri taciz etmişlerdi. Tomris Hatunun hükümdarlığı sırasında Perslerin başında Pers Kralı Kiros(Büyük Kyros, Büyük Keyhüsrev) bulunmaktaydı. Kiros ,dönemin gördüğü en büyük ve en acımasız hükümdarlardan biriydi.       
         Kiros Medler, Urartular,Manna Krallığı,Lidya Krallığı ve Babil'i ele geçirdikten sonra kuzeyinde ve kuzeydoğusunda kalan Türk Yurtlarına gözünü dikmişti. Yaptığı akınlar sonucunda Batı Türkistan'ın güney kısımlarını ele geçirmişti. Barışçıl ama savunmaya önem veren bir yapıda olan Tomris'in bu durumu Kiros tarafından zayıflık olarak görülmüş ve ara vermeden Saka Topraklarına yapılan akınları devam ettirmiştir. 

                       4-Kiros'tan Tomris Hatuna Evlilik Teklifi


                    Persler Saka topraklarında ilerlediklerinde yanmış tarlalardan başka bir şey bulamıyorlardı. Çünkü Sakalar taktik gereği geri çekiliyor ve savaş için uygun bir an bekliyorlardı. Sakaları kovalamaktan yorulan Kiros ise İran'a geri dönmek zorunda kalıyordu. Yaptığı seferlerden yorulan Kiros'un gözü Tomris Hatunun topraklarındaydı.
                    Kiros bu toprakları almak için şimdi de sinsi planlarını devreye soktu. Kiros elçiler göndererek, Tomris Hatuna kendisiyle evlenmesi ve kendisine tabi olması karşılığında Sakalarla savaşmayacağı vaadinde bulundu. Tomris ise evlendiği taktirde topraklarının Kiros idaresine gireceğinin ve Kiros'un asıl niyetinin Türk topraklarını almak olduğunun farkındadır.Gelen bu teklifi reddeder.
  
    
         5-Kiros'un Tomris Hatuna Savaş İlanı

             

              Pers Kralı Kiros ise bu red sonrasında çılgına döndü ve hem Tomris Hatuna cezasını vermek hem de Türk Topraklarını himayetine almak için Türklere savaş ilan etti. Kiros kalabalık ordusunu Aras Nehrine yöneltti. Irmağın üzerine köprüler yapıp karşı tarafa geçti. Saka topraklarına girerek İskitler üzerine sefer hazırlığına girişti. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce vahşi köpek de vardı. Bu hazırlıkları gören Tomris Hatun ise elçileriyle Pers Kralına şu haberi gönderir : 
             ''Kral bu işlerden vazgeç; bu yaptıkların senin hayrına mıdır, değil midir bilemezsin. Bırak diyorum; kendi halkına hükmet, bizim de kendi halklarımıza hükmetmemize karışma. Ama sanırım yolunu bu öğüde göre çizmek istemeyeceksin değil mi? Eğer illede Massagetlerle(Saka) boy ölçüşmek istiyorsan, o zaman ırmağın iki yakasını birleştirmek için bu kadar zahmete katlanma. Biz ırmaktan üç günlük yola kadar çekileceğiz. Suyu geç ve ülkemize gel; yok eğer bizim gelmemizi istiyorsan,bu dediğimizi sen yap.''      
  
               6-Büyük Savaş Öncesi Neler Yaşandı?  
 
          Bunun üzerine Kiros ordusuyla beraber ırmağın Kuzeyine doğru hareket etmeye başlar. Tomris Hatun ise artık savaşın kaçınılmaz olduğunu görüp Büyük Kiros'un ordusunu beklemeye ve savaş hazırlıklarına başladı. Türk diyarında sadece askeri kalan İskit süvarileri , 2 gruba ayrılmıştı. İran ordusu hangi grubun peşinden giderse , onların güzargahında bulunan otlar biçiliyor , su kuyuları ve çeşmeler kapatılıyordu.
          Böylece savaştan önce Pers ordusunu yıpratmak ve yormak istiyorlardı. Ara ara yaptıkları ani baskınlarla onların moralini bozuyor ve güçlerinin azalmasını sağlıyorlardı. Pers ordusunu sürekli daha kuzeye çekerek bölgedeki diğer halkları da kendi yanlarında savaşa dahil etmek istiyorlardı.


                        
      
            7-Tomris'in Oğlunun Esir Alınması


                  Nihayet savaş vakti gelip çattı. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalacak şekilde karşılıklı mevzilendiler. Güneş battığı için savaşa tutuşmayıp havanın aydınlanmasını beklediler. Ancak Kiros ertesi gün mertçe savaşmak yerine , o gece yine bir sinsi plan hazırladı. Bu bir tuzak planıdır. İki ordunun bulunduğu bölgenin yakınlarında bir yere , içinde kadınların ve eğlencenin de olduğu kamp kurdurur , ateşler yakılır ve etler pişirilir.
                   Tomris Hatun'un oğlu Spargapies ve beraberindeki öncü kuvvetler bu kamp yerini fark ederek olay yerine gelir ve Pers askerlerini kılıçtan geçirdikten sonra yemeklere ve şaraplara kendilerini bırakırlar. Hepsi sarhoş olunca Kiros ordusuyla baskın düzenler ve burdaki tüm Türk askerlerini öldürür. Tomris'in oğlu Spargapies ise esir alınır.
                   Tomris ise oğlunun ve ordusunun başına gelenleri duyarak Kiros'a şu haberi gönderir;
 ''Kana doymayan kanlı katil Kiros, bu başarınla övünme. Bu zaferi içince sizinde aklınızı başınızdan alan üzüm kazandı.Bu zehirdir seni hilebazlıkla oğlumun efendisi yapan. Bak şimdi sana güzel bir öğüt vereyim, beni dinle,oğlumu bana geri ver. Massaget(Saka) ordusunun üçte biri üzerinde kazandığın kaba zaferle yetinip çek git bu topraklardan. Ama eğer bu dediğimi yapmazsan, Massagetlerin efendisi olarak ant içerim ki, kan dökmeye doymayan adam, seni ben kana doyuracağım.'' der. 
                   Kiros ise elçinin sözlerine hiç kulak vermez. Tomris Hatunun oğlu ise içkinin etkisi geçip kendine geldiğinde başına gelenleri fark edince Kiros'a ellerinin çözülmesi için yalvarır. Elleri serbest kalınca da Acemlere yenilmenin verdiği acı ve milli öfkeyle intihar eder. Bunu duyan Tomris Hatun üzüntününde verdiği öfkeyle bütün ordusunu toplayarak Acemlere saldırma kararı alır. Yemin de ederek şu sözleri söyler ” Kana susamış Kirus! sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama yemin ederim ki seni kanla doyuracağım! ” der ve bütün planlarını uygulamaya koyar.

                     8-Ve Savaş Başlıyor...
  


                Ertesi gün ,  MÖ 529 yılında Oxus Bölgesinde yapılan savaş pek kanlı ve Türkler adına da tabiki pek şanlı geçmiştir.Savaş dar bir boğazda yapılmış ve Tomris Hatun bizzat kendi yönetmiştir. Uzun süre karşılıklı oklaşma olmuştur. Hatta bazı kaynaklarda bu oklaşma sebebiyle yaralanmayan kimsenin kalmadığı da söylenir. Ardından kılıçlar ve mızraklarla göğüs göğüse çarpışmalar oldu.
                  At üstünde ok atmakta ve savaş arabalarını etkin kullanmakta usta olan İskitler , Kendilerinden sayıca fazla olan Acemlere karşı savaşı kendi lehlerine doğru çekmeye başladılar. Türkler bu savaşta Turan taktiği ya da Kurt Oyunu adı verilen savaş taktiğini de ustaca kullandılar.Zorlu geçen çarpışmalardan sonra Kadın Başbuğ Tomris ve emrindeki askerler vatan ve millet sevgisini birleştirerek yavaş yavaş İran ordusunu sayıca eritmeyi başardılar. Zekanın,hırsın,savaşçılığın,gücün ve üstünlüğün verdiği avantaj ile savaşın galibi oldular. 

             9-Savaş Sonrasında Kiros'un Akıbeti Ne oldu ?



              Savaşta Kiros'un kendisini de meydanda öldürülmüştü. Kiros'un cansız bedeni , askerler tarafından Tomris'in huzuruna getirildi. Kiros hayatında çok masumun kanını akıtmış bir hükümdardı. Yiğit Türk Kadın Kağan'ı Tomris bu kan akıtıcı adama Dünyaya ibret olacak şekilde muamelede bulundu. Onun kafasını kan dolu bir fıçıya atarak yeri ve göğü inleten sesiyle şu sözleri söyledi : ''Canım sağ ve savaştan zaferle çıktım. Ama sen hileyle oğlumu yakalayarak onu öldürdün. Şimdi sana söz verdiğim gibi. Hayatında kan içmeye doymamıştın şimdi benim elimden kana doyuyorsun'' der.

              10-Sonuç Olarak Arkadaşlar...

              Bu olay milletlerin dilinde yüzyıllarca yıl söylenip durarak bugünlere kadar ulaştı. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi Tomris ismi hala günümüzde de kullanılmaktadır. O sadece bir hükümdarın ötesinde kadındı,savaşçıydı,anneydi. Tarihimiz Tomris gibi daha nice kahramanlar görmüştür. Bunları öğrenip , benliğimizi korumak ve güçlüklere boyun eğmemek günümüz Türklerin görev ve sorumluluğudur. Tomris günümüz Türk kadınını da örnek teşkil etmelidir. Günümüz Türkleri Televizyonda gördüğü o ya da bu karakteri , kişileri değil gerçek Türk Kahramanları örnek almalıdır. Bu şerefli görevi de her Türk , kadın-erkek demeden üstlenmelidir. 

Özet:  MÖ 539 yılında Kirus Babil’i zapt etmek ve büyük bir törenle şehre girmek suretiyle Babil Devleti’ni krallığına katmıştır. Kirus ömrünün son yıllarını İran’ın kuzeydoğusunda oturan bozkır kavimleri ve en çok Sakalarla savaşmakla geçirmiş ve aşağı Oxus bölgesinde MÖ 529 yılında ölmüştür. Burada Kirus’un ölümüne neden olan savaşta Pers ordusu ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Savaş dar bir boğazda yapılmış Saka ordusuna komuta eden Tomris (Sakaların Bayan Lideri) ve askerleri büyük başarı kazanmışlardır. Bu savaşta “Turan taktiği” ya da “Kurt oyunu” adı verilen bozkır savaş taktiği ustaca uygulanmıştır.


                Türk Tarihinde Nice Yiğit Kahramanlar Bulunmaktadır. Bunları Öğrenmek ve Örnek Almak En Şerefli Görevlerimizdendir.
                Okuduğunuz İçin Teşekkür Ederim. Saygılar...

Kaynaklar:
1-Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006
2-Buradaki bilgilerin büyük çoğunluğunun kaynağı Heredotun tarih kitabı ile Boris Nikolayeviç Grakov un Selenge yayınlarından çıkan İskitler kitabından alınmıştır.
-Herodot’un 9 kitaptan meydana gelen eserinin 4. kitabı(İskitlerden çokça bahsetmiştir.)
- emrullah özdemir / türklerin ilk kadın hükümdarı Tomris
-http ://www.arkeorehberim.com/2015/02/tomris-hatunbir-kadnn-intikam-yemini. Html
- http://alpaytek.in/yazilarim/dunyanin-ilk-kadin-hukumdari-turkcu-tomris-katun
-Osman Diyadin/ Tomris Hatun’u Bilir Misin? Adlı köşe yazısı.


             YouTube'da yayınladığım video'yu da izleyebilirsiniz.


19 Ocak 2016 Salı

Biraz Haykırış-Biraz Çırpınış

Türk Askeri Hitaben/ Biraz Haykırış-Biraz Çırpınış

Türk Askeri 3 Bin yıl önce de sırt sırtaydı şimdi de. 

7000 Yıldır Şanlı Tarihiyle Bu Dünya üzerinde bulunan Türkler ,İçimizdeki ve Dışımızdaki hainlere inat Bir 7000 yıl daha bu Dünyada Kalacaktır.
Bu millet tarih boyunca gaflet ve dalalet içinde ne insanlar gördü.Hepsi geldi geçti. Baki kalan yüce Türk Milletiydi. Bugün Bu yüce Devletin Askerine Polisine mermi sıkanlar , bu ülkeye kin güdenler şunu bilsin ki ;
Bu ülkeye bir şey olursa bu topraklarda gözü olan 7 düvelden Analarınızı, Bacılarınızı ,çocuklarınızı 100 yıl Kurtuluş Savaşında olduğu gibi , 1000 yıl önce Haçlı Seferlerinde olduğu gibi Yine Bu Yüce Türk Askeri Kurtaracaktır. Amerika'nın Irakta yaptıklarını unutmayın. Fransızların Cezayir'de , Ermenilerin Doğu Anadolu'da yaptıklarını hatırlamıyor musunuz!


 


Hiyanet İçinde olanlar Unutmayın ; Türk'ün gemisi batarsa hepiniz batarsınız.

Şehitlerimize Allah'tan Rahmet Diliyorum. Allah şehitlerimizin annelerine ,babalarına , eşlerine , o ufak ama koca yürekli çocuklarına sabır versin.(Amin) 
Acımız büyük ve derin... Anlatamıyoruz ama yaşamak zorunda kalıyoruz...


Türk ve Türkiye düşmanlarına en güzel cevabı veren Nihal Atsız Bey'i Hatırlayalım.

Kürşad'ın narasıyla indik TANRI dağından 
Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından, 
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur. 
TÜRK'e kefen biçenin ölümü korkunç olur. 

Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan 
Yüce dileğe doğru yürürüz yine yayan. 
Moskoflardan, yankeden, masonlardan yılmayan 
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!

Hüseyin Nihal Atsız 


         Oynanan oyun büyük ! Sevr Anlaşmasını Hatırlatmak İstiyorum.



Bu Ülkeyi Suriye,Irak,Libya,Afganistan ya da Mısır zannetmesinler.


(Yzn:Tong Yagbu)

7 Ocak 2016 Perşembe

Kürşat ve 40 Çerisi - Göktürklerin Yıkılması ve Yeniden Dirilişi

                                Kür'Şad Atamız ve 40 Yiğit Türk Askeri
                       ''Madem ki unuttunuz Kürşat adlı çeriyi
                                                                         Hatırlatırız yağmur kokan o geceyi''
***Özet Videomuz yazının Sonundadır***

                                                              Kimdir Kürşat?


 

           Çin kaynaklarında ismi ''Chieh-she-shuai'' olarak geçen Kürşad'ın asıl adı Şu Tigin'dir. Kür ve Şad kelimelerinden oluşan ismini ise Son Göktürk Kağanı olan amcası Kara Kağan vermiştir. Kür ok anlamına gelmektedir , Şad ise bir bölgeyi yönetebilme vasfına sahip olan insanlara denirdi. Babası ise Devletin 10. Büyük Hakanı olan Çuluk Kağan'dır. 
           Kürşat; Türk kahramanlık tarihinde özgürlük uğruna hayatını ortaya koyan gözü kara en yiğit savaşçılardandır. Türk Direnişinin ve Türk Dirilişinin sembolüdür. Kürşat'ın Çin'e karşı başkaldırışı ve cesurluğu Türk Toplumları arasında anlatıla gelmiş ve bu zamana kadar unutulmamıştır , unutulmayacaktır.
                Türk edebiyatımızda ilk kez Sabahattin Ali ve Nihal Atsız'da karşımıza çıkmaktadır. İki yazarımız Yüksek Muallim Mektebi'nden arkadaştır. Sabahattin Ali , yazacağı piyes için Hüseyin Nihal Atsız Bey'den tarihi ve kahramanca bir konu istedi. Nihal Atsız da ona ''Kür Şad''ı anlattı. Sabahattin Ali de ''Esirler'' adlı oyununda ''Kürşat karakterini'' aciz bir aşık karakteri olarak kullandı. Bu durum Nihal Atsız'ın hoşuna gitmedi. Kendisi aynı zamanda tarihçi olan Nihal Atsız konuyu kendisi kaleme almaya karar verdi ve Kürşat'ı da anlattığı ''Bozkurtların Ölümü'' adlı kitabı kaleme aldı. Böylece birçok kişi Kürşat'ı daha iyi tanır hale geldi.

                                                     Göktürk'ler ; Savaşa Doğru


     Kürşat'ın babası 619-621 yılları arasında Doğu Göktürk Devleti'nin Kağanı olan Çuluk Kağan (Çin Kaynaklarında Şipi Kağan olarak geçmektedir) 621 senesinde şüpheli şekilde öldü. Kürşad bu olaydan üvey annesi Yi-Çing Katundan şüpheleniyordu. Çuluk Kağan'ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad , Kara Kağan adını alarak kağan oldu. Kürşad'ın amcası , yengesini cezalandıracağı yerde eski bir Türk geleneğine uyarak yengesi Yi--Çing ile evlendi. Bu durum aile içinde kırgınlığa ve Türk'ler arasında huzursuzluğa yol açtı. Yi-Çing'in mensup olduğu Sui hanedanlığının devrilip yerine Tang hanedanlığının kurulmasından sonra , Yi-Çing ,Çin'den kardeşi ve bir çok Çinli çaşıtı (ajanı) Ötüken'e getirmesiyle Türk'ler arasında fitne tohumları ekilmiş ardından Türkelinde kargaşa başlamıştır. 
                 Bir yandan Çinliler , diğer yandan ise Sırtarduş Bayurku , Dokuz Oğuz ve Uygur Türkleriyle yaptıkları mücadeleler devleti giderek zayıflatmaya başladı. Kara Kağan tüm bu sorunları çözmekte yetersiz kalmaktaydı. Kara Kağan'ın kazandığı başarılara rağmen kötü politikaları devleti uçuruma sürüklemekteydi. 
                  627 yılında devletin zayıflayan otoritesinin üstüne birde Türk Ovalarında yaşanan kuraklık ve sert geçen kışlar , Kağanlığın sonunu hazırlıyordu. 628 yılında Tang Kitabının aktardığına göre Çin Hükümdarı Tai Tsung '' Göktürk elinde yaz ortasında kırağı görüldü. Güneş beş gündür aynı yerden doğdu. Ay üç gündür aynı parlaklıktaydı. Bozkır kırmızı renkli hava (Kum fırtınası) ile dolduruldu'' sözlerini olayın ciddiyetini göstermektedir. Yaşanan bu durumların da gösterdiği gibi Türk'lerin hayat kaynakları olan hayvanların bir çoğu ölmüş ve Çin ile güç dengesi tam tersine dönmüştü.




Resimdeki: Tai Tsung

                                   Göktürkler ; Esarete Doğru

          Bütün bu olayları fırsata dönüştürmeye düşünen Çin karşı atağa geçti. 27 Mart 630 tarihinde meydana gelen Yinshan Muharebesi'nde Li Ching komutasındaki Tang ordusu , Kara Kağan ( Çin.Kay: İllig Kağan ) komutasındaki Göktürkleri yendi.  Böylece Doğu Göktürk devleti çöktü ve Tang sistemine girdi. Hatta bu savaştan sonra Tai Tsung daha önce mağlup olduğu Vey Nehrindeki savaşa hitaben '' Vey nehrindeki ayıbımı kapatmak için bana yetti'' demiştir. Bu bilgiler ve cümleler Tang arşiv kitaplarında bulunmaktadır.
                    Savaştan sonra Kağanlık Toprakları Çin yönetimine geçti. Kağanlığın ileri gelenleri , Kürşad , Kara Kağan ve yaklaşık 100.000 Türk , hem göz önünde bulundurulmak hem de asimile edilebilmek için Tang'ın başkenti Siganfu'ya(Bugünkü Adı Sian'dır) götürüldüler. Böylece Türkler'in 639 tarihine kadar esaret hayatı başladı. Çinliler Göktürkleri iyice yanlarına çekebilmek ve onları içten sindirebilmek için Türk Soylularına hassa ordusunda subaylık görevleri verdiler. Kürşat'ta Çin ordusunda Subay olarak görev yapmaktaydı.Amcası Kara Kağan , esaretin 5.yılında -yüksek ihtimal kahrından- vefat etmişti.
                    Ama Kürşat'ta farklı bir şey vardı bu birçok kişinin gözüne çarpıyordu. Kürşat esareti hiç sindirememişti ve Çinlilerin asimile politikalarını görüyordu. Kılıcını kınından Türk Milleti için çıkaracağı günü bekliyor ve o günün hayalini kuruyordu. Hatta Kürşat , Tai Tsung'un da gözünden kaçmamıştı.Hatta emrindeki askerlere ve yönetimdeki insanlara Kürşad'ın hal ve hareketlerinden rahatsız olduğunu, onun Çin topraklarında olmasının tehlike oluşturacağını söylemiştir. Tai Tsung'un haksız olmadığını Kürşat da 639 yılında ispatladı. Çünkü Kürşat çok güçlü ve etkileyici , iyi silahşörlüğü ve gözü kara yiğitliğiyle insanlarda hayranlık uyandırıyordu. 

                                            İmparator'u Esir Alma Planı

              Yaklaşık 5000 yıldır Türklerin hiç esaret hayatı yaşamadığını bilen Bozkurt soyunun en büyüğü Kürşat için artık hayalini kurduğu planını devreye sokma vakti yani ihtilal yapma vakti gelmişti. Kürşad,  40 çeriyle bir araya gelerek ihtilal planının nasıl olacağına karar verdiler. Bu plana göre  Chiu-ch'eng adlı Çin sarayı(Çin Kaynaklarına göre) basılacak ve sarayda bulunan Çin Hükümdarı Ötüken'e kaçırılarak, esir pazarlığı yapılacaktı.                        Bu pazarlığa göre Çin'deki Türk tutsakların ve Türk Topraklarının iadesi istenecekti ,Sarayda tutsak edilen, Kürşad'ın abisinin çocuğu olan Urku Tigin'de kurtarılarak Kağan ilan edilecekti ve Türk Devleti yeniden özgürlüğe kavuşacaktı. Çerilerinin ısrarlarına rağman Kürşat, Urku Tigin'in Kağan ilan edilmesini bizzat istemiştir. Çünkü onun gözü Kağanlık ya da şöhret sahibi olmakta değildi. Türk Milletinin yeniden eski günlerdeki gibi özgür olduğunu ve Ötüken Ovalarında at koşturduğunu görmek istiyordu. Böylece eylemin milli olmasını ve çerilerin ona güvenmesini sağladı. 

                                        Saraya Baskın ve İhtilal Girişimi



              Artık başladıkları işi bitirmeliydiler. Ya İstiklal ya ölüm dediler. Ya yok olacaklardı ya da Türklüğü kurtaracaklardı.Ölürlerse de geride kalanlara benliklerini hatırlatacaklardı. Çin Hükümdarının her gece kılık değiştirerek halkın arasına karıştığı ve sokaklarda gezdiği bilgisini Hassa ordusunda bulunan Soydaşlarından aldılar. Mustafa Kemal gibi yine bir 19 Mayıs günü  639 Tarihinde Kürşad , 40 Çerisi ile birlikte Saraya yaklaştı ve hükümdarın dışarı çıkmasını beklediler. Fakat baskının yapılacağı gün şiddetli fırtınadan dolayı Tai Tsung dışarı çıkmadı. Kürşad ve arkadaşları uzun süre beklediler. Şafak vakti de yaklaşmaktaydı. Bu saatten sonra plandan vazgeçmek olmazdı. Kürşad , eğer vazgeçerlerse bu ihtilal girişiminin duyulacağını ve kendileri gibi birçok Türk'ün de öldürüleceğini bildiği için Sarayı basmaya karar verdi.     

                    Arkadaşlarının da kendisi gibi iyi silah kullandığına biliyor ve buna güveniyordu. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında adamlarıyla beraber 4 kat perdeli kapıları geçtiler. Bir çok muhafızı ok atışlarıyla öldürdüler. Yüzlerce Çin askerini kızıl tamunun (cehennemin) diplerine gönderdiler. Fakat destek kuvvetlerinin gelmesi ve  Che-ch'ung Sun Wu-k'ai adlı saray muhafızı komutan askerlerinin giderek çoğalmasıyla geri çekilmeye karar verirler, sayıları da giderek azalmıştı.Arkadaşlarının birçoğunu kaybettiler. Kimsenin ilgisini çekmemek için atsız gelmişlerdi , yeni amaçları Sarayın atlarını kaçırıp Ötüken'e doğru at koşturmaktı. Öyle de yaptılar atları kaçırıp şehirden kaçtılar. Ötüken'e gidebilmeleri için Vey Irmağını geçmeleri gerekiyordu. Sağanak yağan yağmurdan dolayı ırmağın suları kabarmıştı ve köprü de sular altında kalmıştı. Karşıya geçemediler. Çin ordusu da arkalarındaydı. Kürşat ve 40 çerisi gözlerini karartarak son kez düşmanla çarpışmaya başladılar. Ve hepsinin ruhu birer birer Uçmaga (Cennete) vardı. 

                                                                İsyanın Önemi

              Atatürk zamanında yazılan kimi tarih kitaplarında bu olayla ilgili '' Tarihin en hayret uyandıran girişimlerinden biri'' diyerek söz edilmiştir. Şu bir gerçektir ki o zaman da Çin sarayı kalabalık muhafızlarla korunmaktadır. Tang Hanedanlığının romanlara ve filmlere konu olmuş Tai Tsung'un güvenli bir yere götürülmesi ve tedirgin olması halk arasında büyük endişe ve korku uyandırdı. İnsanlar 40 kişi bunu yapabiliyorsa diğerleri neler neler yapabilir diye düşünmeye başladılar. Tang hanedanlığı bu baskın yüzünden en zor günlerini yaşadı. 

                                                           İsyandan Sonra

                      Çin sarayının basılması tarihte ilktir. Kürşat'ın baskınından sonra Çin halkı arasında huzursuzluk arttı.Göktürk'lerin Sarı Irmak'ın güneyinde olmalarının iyi olmadığını dile getirenler çoğaldı. Böylece Çin topraklarındaki Türkler kuzeye gönderilmeye başladı. Türkler kalabalık Çin nüfusunun içinde erimekten kurtuldular. Kürşat'ın baş kaldırışı başarıya ulaşamamıştı ama birçok başarının temeli , hazırlayıcısı olmuştu. Kendi canlarını düşünmeden, kaçmayı , sindirilmeyi , asimile olmayı akıllarına bile getirmeden mücadeleye koyuldular ve Türk Irkının daimi olmasını sağladılar.

                                             İkinci Göktürk Kağanlığı

                       İhtilal girişiminden sonra Çin'in kuzeyine gönderilen Türkler tam 43 yıl boyunca dağınık şekilde yaşamaya devam ettiler. Bazı Göktürk ileri gelenleri devlet kurmayı deneseler de başarılı olamadılar. Ta ki 682 yılına kadar. 682 yılında Kutluk Kağan Çin'in kuzeyinde yaşayan Türkleri tek bayrak altında toplamaya başladı Uygurları ve Kitanları yenerek Ötüken Ormanında Göktürk Kağanlığı yeniden güçlenmeye başlandı. Kutluk Kağan Devleti/İli yeniden derlediği için İlteriş adını alarak Bozkurt Başlı Bayrağı yeniden dalgalandırmaya başladı.
                       Kürşad neslinden olduğumuz için onu kendimize örnek seçiyoruz.                  

              Kim Derdi ki Kürşad Kemikle Etti?                                     
                          O Bir Kişi Değil , O Bir Devletti...                           
                                        Bayraktı , Vatandı,                                      
                         Bir Candı Tepeden Tırnağa, Kıpkızıl Kandı!            


                                        YouTube Kanalımızdaki Videomuz(Abone Olmayı İhmal Etmeyin)

Kaynaklar
1-Hüseyin Nihal Atsız/Bozkurtların Ölümü
2- https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6kt%C3%BCrk_Ka%C4%9Fanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
3-http://www.gazetekilis.com/kursad-ve-40-gokturklunun-gercek-hikayesi/
4- https://tr.wikipedia.org/wiki/Chieh-she-shuai
5- https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCr_%C5%9Ead