Ötüken Ormanından Ayrılmayın! ( Bilge Kağan): Altın Elbiseli Adam ve Esik Kurganından Çıkarılan Türkçe Metin-İskitler Hakkında

1 Nisan 2016 Cuma

Altın Elbiseli Adam ve Esik Kurganından Çıkarılan Türkçe Metin-İskitler Hakkında



                                                    Abone Olmayı Unutmayın :)
Kurgan nedir;
Orta Asya bozkır kültüründe genellikle devlet yöneticileri ve ileri gelenlere yapılan Türk mezarlarına kurgan denir. (Kurgan eski Türk Mezarlarıdır , korunan ve kollanan yer manasına gelmektedir.) Kurganlar tahtalarla , bazen de taşlarla çevrili olan mezar odalarının üstüne 1 ile 70 metre arasında toprak örtülerek oluşturulmuştur. Mezar odasının döşemeleri ağaç kütüklerinden ve kalaslardan oluşturulmuş , cesedin başı ise Türklerin ölü gömme adetleri gereği doğuya doğru çevrilmiştir. Cesetler kendilerine ruh dünyalarında eşlik edeceği düşünülen değerli eşyalar ve atlarla beraber gömülmüşlerdir. Bugüne dek bulunan en önemli kurganlardan biri ''Esik Kurgan''ıdır. Esik kurganı Esik nehri kenarındadır ve Issık gölüne de yakındır. Bu yüzden her iki isimle de adlandırılmaktadır.

Esik Kurganının bulunması;

      Esik Kurganı , 1969-1970 yılında dönemin Kazakistan SSC'nin Salagar alüvyonlu toprağının 20 kilometre ve Almatı şehrinin 50 km doğusunda Esik(Isık) Kasabasında bulunmaktadır. Yol yapımı için başlatılan kazılar esnasında iş makineleri küçük bir tepeyi düzlemek isterken , büyük bir taş kütlesine rastladılar. Bu işçiler Türk Tarihi ve Kültürü ile Türk Dili açısından ne kadar büyük bir başlangıcın farkında olduklarını bilmiyorlardı. Üzerindeki işlemelerden , bunun basit bir kaya parçası olmadığını anlayan işçiler resmi makamlara haber gönderdiler. O tepe bir höyüktü , büyük bir mezarın üzerine yığılan kumdan başla bir şey değildi. Çalışmalardan sonra 7 metre derinliğinde 3*2*1,2 metre boyutlarındaki mezar Tanrı Dağları'nda (Tien-Shan) yetişen ağaç kütükleriyle çevrelenmiş bir kurgana rastlandı.

Esik Kurganının Önemi;
      Esik Kurganı Kemal Akişev başkanlığında Kazakistan Tarih,Etnografya ve Arkeoloji Enstitüsü'nün arkeolog ekibi tarafından kazılan, İskitler'e ait bir kurgandır.(a) Türklere ait olduğu kesinleşen bu kurgan hakkında bazı tarih araştırmacıları bulunan tastaki yazının Göktürk Alfabesine benzerliği ve eserlerin mitolojik , ikonografik özelliklerinin Hun sanatına yakın olduğu gerekçesiyle , Hun kurganı olduğunu savunmaktadır.  MÖ. 5 yy'dan kalma olduğu düşünülmektedir.(b) Altın Elbiseli Adam zırhı , Kazakistan'da bu kurgandan çıkarılmıştır. Bu mezar odası basit bir mezardan öte her tarafı süslü kayalarla yapılmış bir odaydı. Arkeologlar mezarı açtıklarında karşılaştıkları görüntü karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çünkü mezar odası altından eşyalarla parlıyor insanın gözünü kamaştırıyordu.

Sakalar/İskitler Kimdir; 

       Tarihçilerin kanaatine göre , bu yüksek medeniyetin kurucuları Çin Baskısı ile Altaylardan kalkıp bugünkü Kazakistan bölgesine yerleşen ve Sakalar olarak anılan bir Türk kavmidir. Sakalar  MÖ. 8 ile 4. yy'lar arasında önce Tiyaşan'da , sonra da güneybatı Asya'da yaşayan Turani kavimler topluluğuna verilen addır. Sakalar/İskitler ; Fergana , Kaşgar , Aral Gölü , Hazar Denizi arasındaki alanda ve bugünkü Rusya'nın güneyinde kalan bölgeler arasında hakimiyet kurmuşlardı. Yunanlıların İskit adını verdikleri ve İranlıların Saka dedikleri İskitler, Orta Asya’da Kazakistan’da bulunup, M.Ö. 7. yüzyılda Kafkasya’da yayılmışlardır. Sonra daha da ileri giderek Tuna nehri ve Macaristan’a kadar ulaşmışlardır. Bunların inanışları ölü gömme adetleri kurgandan belirlenenlere göre Altaylılarınkinin aynısıdır. Hunların ve Göktürklerin adetlerine de uymaktadır.Bugün Yakut Türkleri kendilerine ''Saka'' demektedir.

       Kemal AKIŞEF'in 1978 yılında yayınladığı ''Kazakistan Sakalarının Sanatı,Moskova,1978'' tarihli kitabında '' MÖ. 8-4 yy arasında bugünkü Türkistan topraklarının sahipleri Sakalar'dı. Heredot Asya İskitleri ile Avrupa İskitlerinin ayrı olduğunu belirtmiştir. Asya İskitleri Acemlerle yakın ilişki içerisindelerdir.'' demiştir.

       Bu kurgandan çıkarılan diğer eşyalar ve binlerce altın parçadan oluşan zırhlar(d) bize İskitlerin yaşamları hakkında bizlere fikirler vermektedir. (c) Bu mezardan çıkarılanlar Mısır firavunu Tutankamon'un mezarından çıkarılan eşyalar kadar değerlidir ve Dünya'da en fazla altın eser çıkarılan ikinci mezar odasıdır. 

Issık/Esik Kurganının Özellikleri;

        Issık kurganının çapı 60 metre yüksekliği 6 metredir. Altında ise sırayla taş,kil ve çakıl tabakaları ortaya çıkarılmıştır. Kurganın tam orta bölgesinde boş bir tahta oda bulunmuştur. Odanın boş olmasından bu odaya çok önceden girildiği tahmin edilmektedir. Mezar hırsızları tarafından çapı 2-3 metre , derinliği 12 metre derinlikte bir kuyu açılmış ve ilk kurgandaki eşyalar çalınmıştır.  Ana mezarda daha önemli bir kişinin olduğu düşünülmektedir.
        Bu mezarın 15 metre güneyinde Altın Elbiseli Adamın mezar odası bulunmuştur.7 metre derinliğindeki mezar odasının üzeri toprak ve taş yığınlarıyla kapatılmıştı. İskeletin uzunluğu 165 cm'dir. Ölü ile birlikte kıyafetin altın süs unsurları , silah ve giysi takımı, kap-kacaklar konumlarını ve şekillerini koruyarak saklanmıştır. Realistik süsleme sanatına ise bu kurganda da bulunmuştur. Eyer örtüleri , tahta eyerler ve silahlar da bulunmuştur. Mezarın içerisinde bulunan yiyecek kalıntıları ve bu yazıt topluluğunun cenaze törenlerini ve  ölümden sonra ki hayata olan inançlarını göstermektedir.

Altın Elbiseli Adam ;


        Issık Göl'de , Esik Çayı kıyısında Kazak arkeologları tarafından yapılan bu kurgan kazısında , MÖ. 4-5. yy'da kaldığı tahmin edilen mezarda ; çok sayıda kıymetli eserle , 18-23  yaşlarında çok gösterişli kıyafetle gömülü bir genç(Alp) çıkarılmıştır. Cesedin üzerinde yapılan radyo-karbon(C14) analizlerine göre 18 yaşında öldüğü tespit edilmiştir. Yalnız kurganda bulunan yazının okunuşu doğru ise Altın Elbiseli Adam'ın 23 yaşında öldüğü yazılmıştır. Bu kişinin genç bir Türk Tiginine(Prens) ait olduğu düşünülmektedir fakat kimliği henüz belli olmadığından Altın Elbiseli Adam olarak tanınmaktadır. Eserin aslı  Kazakistan Merkez Bankası Kasasında bulunmaktadır. Bir orjinal kopyası arkeoloji müzesindedir.
        Prensin üzerinde bir kaftan,pantolon ve şapka vardır. Kırmızı deriden kısa kaftan yaklaşık üç bin parçadan oluşan altın plakalarla bezelidir. Genellikle üçgen biçiminde olan bu plakalar , dövme tekniğiyle yapılmış ve hemen hemen hepsi dekorlu olarak üretilmiştir. Altın plakaların kenarlarına açılan delikler aracılığıyla deliklerden geçirilen altın iple deri kaftan üzerine dikilmiştir. Kaftanın kenarlarında , alt kısmında ve yaka kısmında kaplan başı motifli büyük altın plakalar bulunmaktadır. Kaftanın içine giyilen kumaş gömleğinin yaka ve kolları farklı motiflerle süslenmiştir. Kaftanın üzerinde bir kuş başı figürü bulunan altın plakalardan oluşan deri bir kemerle kapatılmıştır.

       Baş giysiyi süsleyen altın parçacıklar cesedin kafatasından yukarı doğru 30-65 cm'lik alana yayılmışlardı. Sivri uçlu kalpağın zirvesini oluşturan dağ keçisi heykelciği adamın 65 cm uzağında bulundu. Sol kulağının hizasında altın küpe , boynunda halka şeklinde altın gerdanlık vardı. Altın Elbiseli Adam'a ait olduğu tahmin edilen altın küpe ve yüzükler , ok , kama ve kamçı da kurgandan çıkarılanlar arasındadır.  Altın elbise tamamen saf altından yapılmış ve mükemmel bir işçilik ile oluşturulmuştur.
     

Dik Başlık Giyenler; 



      Yunan tarihçisi Heredot engin bozkırlarda yaşayan Sakalar’ı, Asya Skifleri (İskitler’i) olarak adlandırmış, onlara giyimine göre Ortokaribantin Sakalar (dik başlık giyenler) adını vermiştir. Issık Kurgan’ındaki Alp’in dik şekildeki başlığı son asırlara kadar Türk kabileleri arasında mevcut olmuştur. 20. asrın başlarına kadar Azerbaycanlı bazı asilzadeler, beyler de böyle başlık kullanmışlardır.
        Issık Kurganı’nda bulunan Altın elbiseyle giydirilmiş alp’in kimliği ve ölüm sebebi hakkında her hangi kesin bir bilgiye kavuşulamamıştır. Ancak yapılan araştırmaların bu Kurgan’ın Türk medeniyetinin izlerini taşıdığı konusunda bilim adamlarını ortak fikirli olmaya yöneltmiş, Türk-Kültür tarihini ve Erken Dönem Türk Sanatını daha eskilere götürüp aydınlatmıştır.

       Başındaki Kalpağın kenarlarına altından kenar süsleri işlenmiş. Altın kenar süsünün üstünde dağ manzarasını andıran süslemeler yer almaktadır.Dağların aralarında üstünde kuş oturan hayat ağaçları yerleştirilmiş. Kenar süslemeleri ile dağ sıralarının arasında aslan yüzü çizilmiş altın süslemeler vardır. Kalpağın keçeden yapıldığı tahmin edilmektedir. Kalpağın üzerinde beş dağ keçisi , iki pars , üç tane kar parsı , dağ manzaraları gibi süslemeler bulunmaktadır. Şapkadaki hayvan motiflerinde atlar koşuyor , kuşlar uçuyor ve leoparlar saldırıyor. Bunların hepsi emsalsiz ve büyüleyicidir.Bozkır sanatına özgü olarak yapılan bu motifler oldukça etkileyici ve can alıcı bir görünüme sahiptir.

Boynuzlu Atlar ;
      Şapkanın ön tarafında bulunan dağ keçisi boynuzlu kanatlı iki at motifi , diğer hayvan figürlerinden daha büyük olarak yapılan Mitolojik bir yaratıktır. Doç. Dr. Haluk Berkmen'e göre bu figürde at, dağ keçisi ve kuş estetik bir bütünlük içerisinde bir araya getirilmiştir. At Ön-Türkler için kutsal hayvanların en önemlilerinden biridir. Tüm bu hayvanların bir araya getirilmesi şaman inancıyla örtüşmektedir Bunlar bize İskit Sanatının şaheserlerini yansıtmaktadır. Tüm bu eserler Altın Elbiseli Adamın önemli bir yönetici olduğunu bize göstermektedir.
       Hepimizin bildiği gibi Türk alp ve kağanları atlarıyla beraber kurganlara gömülürdü. Burada şöyle bir ilginç durum var atlara geyik boynuzlu maskeler takılır ve gökyüzü yolculuğunda bu kanatlı ve boynuzlu kutlu atların kağanı Tanrının makamı sayılan Kutup Yıldızı'na taşıyacağına inanılırdı. Yani bu atlar Kağana ruh dünyasında eşlik ederdi. Esik ve Pazırık kurganlarında bulunan at maskeleri daima geyik boynuzlu maskeler ile süslenmiştir. Esik Kurganı'nda bulunan Altın Elbiseli Kağan'a ait altın plakalar arasında boynuzlu kanatlı at figürü oldukça ilginç bir biçimde Türk evren ve öykülerini anlatmaktadır. Türk Hun parasının da üzerinde şaşırtıcı şekilde benzerlik vardır. Akhun paralarındaki kağan tasvirlerinin birinde başlarının üzerinde dağ tekesi boynuzu takılmış bir at bulunur. Gem ve koşum takımları dikkat çeker. Esik Kurganı MÖ 5.yy / Akhunlar MS.5-6yy , arada 1000 yıl olmasına rağmen geleneğin hala devam ettiğini görüyoruz. (http://turkcetarih.com/iskit-esik-kurgani-ve-akhun-kurganlarindaki-1000-yil-farka-ragmen-benzerlik/)



         Türkmenistan Nohur Türkmen Mezarlığında gök direği anlayışı İslamileşmiş şekilde devam etmektedir. Direklerin üzerinde Boynuzlu hayvanlara ait boynuzlar bulunmakta. Şamanlar Gök yolculuklarına boynuzlu bir hayvan ile çıkardı. Ölen kağan ya da Alplerin mezarlarında kurganlarında boynuzlu atlara rastlanmaktadır. At yeraltı hayvanıdır fakat Geyik,Teke ve Koç gökyüzü hayvanıdır. Bu yüzden Pazırık Kurganlarında da olduğu gibi atlar geyik boynuzludur. Ölenin arkasından boynuzlu bir hayvan kurban edilirdi ki , onu Tanrının yanına , yani cennete taşısın. Günümüzde de İslami anlayışta kurban edilen koç , öleni Sırat Köprüsünden , Cennete taşımaktadır.
(Türk Kozmolojisi/Nuray Bilgili-2015)

     Altın elbisenin başlığı ok ve tuğlarla süslüdür. Alın hizasında koç, geyik ve at kabartmaları vardır. Altın Elbiseli Adam'ın başlığında Türk Mitolojisinin kanatlı atı Tulpar motifi'de vardır. Kazak Türklerinde önemli yere sahip olan Tulpar'a günümüzde Kazakistan Devlet Armasında'da rastlıyoruz. Armada iki yöne bakan iki yöne bakan iki kanatlı at motifi vardır.

     Başlığın tepesine konumlandırılmış keçi kabartması da kurganın Göktürklerle ilgili olabileceği ihtimalini aklımıza getirmektedir. Zira , Göktürk hanedanlığının armalarından biri keçidir ve her hanedan üyesinin mezarının üzerinde keçi arması yer almaktadır.

Alp'in Üzerindeki Kıyafet;


      18 yaşında vefat ettiği düşünülen Alp'in üzerindeki kıyafet , sağdan sola doğru kapanan ''V'' yakalı kısa kaftan , dar süvari pantolonu , diz altında kısa yumuşak çizmeden oluşmaktadır. Kaftan ve çizme üçgen biçiminde işlenmiş , küçük altın levhaları yan yana ve üst üste dikilerek adeta altın bir zırhla kaplanmıştır. Ceketin altındaki düz pantolonun paçaları çizmenin içine girmiştir. Çorabın , çizme ile diz kemiği arasında kalan kısmında yine üçgen parçalar , çizmede ise dörtgen parçalar vardır.Kıyafette kullanılan ipliğin altın olduğu ve altının eğilerek iplik haline getirildiği anlaşılmaktadır. Yaka ağzı , omuz tarafı , kol ağzı kedi cinsinden yırtıcı bir hayvanın resimleri çizilmiş dörtgen parçalarla süslüdür. Giysi sağdan sola doğru kapanmaktadır.

Tigin'in Belindeki Kemer ve Kılıç ile Hançer;    


       Belinde 16 büyük altın levha ile süslü kemeri , kını ve kabzası altın süslemeli kaması vardır. Kemerin üzerinde 16 büyük levhanın içerisinde 16 geyik resmedilmiştir.  Geyiklerin dizleri bükük ve arkaya doğru uzanmıştır.Elbisenin üzerine, sayıları 4000'i bulan bütün diğer altın levhalar ; at, kaplan,geyik,pars,kurt,dağ keçisi,aslan ve yırtıcı kuş figürleri ile beraber işlenmiştir. Atlar koşar durumda iken , dağ leoparı ise kükrer ve saldırır pozisyondadır. Bu eserler bize Kuzey ve Orta Asya maden sanatının gelişmiş bir üslubunu göstermektedir. 

      Cesedin belindeki kemerin sağ tarafında her iki yanı keskin bir kılıç vardır. Kılıcı taşıyan kemer , altın plakalarla süslü ve kaplan başlı bir tokayla tutturulmuştur .Solundaa ise tahta ve deri kını olan bir kama(hançer) asılıdır. Hançerin kını üzerinde bir kuş ve dört nala koşan at motifi ve iki silindir plakaya işlenmiş yatmış bir kurt kabartması bulunan hançeri taşıyan kemer bulunmaktadır. Mezarında altın kaplı kamçısı da bulunmaktadır. Hançerin ve kılıcın kabzasında hayvan tasvirleri yer almaktadır.

     Mezarda 4000'in üzerindeki altın parçanın dışında tabakları,vazoları ,kepçeleri,ayna ve tarak kılıfları,gümüş kaşıkları inceleyen tarihçiler bunların MÖ.5 yy'a ait yüksek bir medeniyetin ürünleri olduğunu oy birliği ile kabul etmektedir. Yine bu tarihçilerin kanaatlerine göre  bu yüksek medeniyetinin kurucuları Çin baskısından dolayı Altaylardan kalkıp bugünkü Kazakistan bölgesine yerleşen Saka olarak bilinen Türk kavmidir.

     Sağ ayak kemikleri boyunca demir kılıç ve ahşap kının kalıntıları , sol el ve gövdenin ortasında demir hançer, sol dirseğinin karşısında altın okun ucu , kafatasının yanında bronz bir ayna bulundu. Issık kurganında toplam 4000 den fazla altın paçalar, altın ve demirden yapılmış kılıç ve hançer , 3 tane kap-kacak, bronz ayna , 36 kıymetli taştan yapılmış boncuk vardır. Ayrıca savaşçının boynunda üst üste dört kez dolanmış altından boyunluk bulunmaktadır.

Hançer: Issık tipi çift başlı panter şeklindeki hançer sapları Sibir-Kazakistan bölgesinde MÖ 6-5 yy'da meydana çıkmıştır.
Kılıç: Aynı döneme aittir. , Gerdanlık: MÖ. 5-4 yy. , Bronz Ayna : 4-3. yy'dır.
Kurganda bulunan sanat eserlerinin çoğu erken dönem özellikleri taşır. Hayvan heykelciklerinin tüm ayrıntılarıyla yapılması , hayvanlarda savaş/kavga sahnelerinin olmaması , hayvanların tek tek gösterilmesi İskit-Sabir hayvan stillerinin ilk örnekleridir. Bundan dolayı bu bulgular MÖ 6-5 yy'a ait olduğu düşünülmektedir.

      Altın elbiseli adamın parmağında bulunan yüzük içe doğru oyuktur. Yani kil üzerine bastırıldığında kabartma tüylü baş ortaya çıkmaktadır. Bu bize gösteriyor ki Ön Türkler çok eski dönemlerde de mühür kullanıyorlardı.

Kurgandan çıkarılan Çanak ve Yazısı ;


       Eski Türkçe Dil uzmanı Prof. Dr. Hatice Şirin'e göre , Göktürk yazı sisteminin günümüzde bilinen ilk örneği Esik kurganından çıkarılan bu çanağın üzerine kazınmıştır demektedirler.
       Esik kurganında Altın elbiseli adamın yanında bize göre en değerli olay bir kase/tabak bulunmasıdır. Muhtemelen bu kase/kadeh İskit Türk Alpine ait olmalısıdır. Çünkü savaşta ölen alpler Ant Kadehleriyle gömülürdü. Bu sonsuz yaşam ve en şerefli ölümün savaşta olduğu inancıyla ilgilidir. Göktürk ve diğer Türk alplerinin de üzerinde yapılan balballarda da bu ant kadehini görmek mümkündür.
       Elbisenin yanındaki bu gümüş tabakta Göktürk Alfabesiyle/Runik harfleriyle 26 harflik iki satır yazı yazılıdır. Bu yazı Türk Tarihi ve Medeniyetine yeni boyutlar kazandıracak niteliktedir. Bu güne kadar bilinen en eski Türk yazısı , Yenisey ve Orhun anıtlarındaki yazılardı. Bu kasenin üzerindeki yazı ise bu eserlerden 9 asır önce yazılmıştı. Tas üzerinde bulunan yazı Göktürk Yazıtlarında da kullanılan runik yazı sistemiyle yazılmıştı. Bu bize Türklerin yazıyı çok öncelerden beri kullandıklarını kanıtlamaktadır.
       Erken Türk Tarihi araştırmacısı Sayın Kazım MİRŞAN bu yazıdaki dilin DÖ. 500'de yazılmış olan Türk yazıtlarından çok daha eski döneme ait olduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten de Türk yazı dilinin , ya da diğer bir deyişle Göktürkçe'nin geçmişinin çok eskilere kadar dayandığı ve köklü bir tarihi olduğu muhakkaktır.
       Kadehteki yazının Orhon Alfabesi'nin arkaik şekli olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. Orhun ve Yenisey Anıtlarının MS 8. yy'da yapıldığı düşünülürse keşfin Türkçe ve Türk Tarihi açısından önemi daha kolay anlaşılacaktır. Aralarında Kazım Mirşan'ın da bulunduğu birçok bilim adamı kadehin üzerindeki yazıyı okusa da , içlerinde en fazla ses getireni Kazak Bilim Adamı Olcas Süleymanof'un okuması olmuştur.

Kase/Kadeh'deki Yazının Okunuşu Üzerine;


       Sovyet tarihçilerin önermesine göre bu yazının anlamı ;
''Han'ın oğlu 23'ünde öldü.Esik halkının başı sağ olsun'' cümlesi yazılıdır.

       Fakat Sn.Kazım Mirşan aynı yazıyı tekrar okumuş ve yayınlamıştır.
“Ögün an onuyu öcü ok, ub-oz uç esitiz  oz-ötü onuy oy ekiç ekil alız at”
Anlamı; “Haşmetmeablığını taziz etmekte olduğun (kişi) boynuzlaşmış olan bir ok’dur. O Zeus liderliğine ozarak geçmek suretiyle kozmoslaşma mahalline alınmış olan kamdır.”
       Sn. Kazım Mirşan’ın okuma önerisine bir destek ve açıklık da Doç. Dr. Haluk Berkmen den gelmektedir : “Burada ÖG (yüksek), Ögün (yükseklik, asalet) olmaktadır. Bugün dahi kullanmakta olduğumuz /öğünmek/ sözü /kendini yükseltmek, methetmek/ anlamını taşır. UB-OZ ise /boynuz/ sözünün eski şeklidir.                                                                                                                                         Yukarıda sözünü ettiğim UB / BU damgasının diğer okunuşu kullanılırsa BU-OZ = Boynuz olur. Fakat diğer bir anlamı da /Buhar olup göğe doğru yükselerek özleşen (ozlaşan)/ demektir. ÖCÜ-OK = Güçlü OK demektir. Bugün bile ÖCÜ sözü korkulması gereken güçlü bir varlığı akla getiriyor. UÇ-ESİTİZ (Uçan, uçarak) yükselen şeklinde yorumlanıyor. Benim görüşüm bu sözcüğün farklı bir anlam içerdiğidir. UÇ kök sözcüğü aynı zamanda /lider, yönetici/ demek olduğuna göre UÇ-ESİTİZ = Lider yapınız demektir. Çünkü ESİTİZ = EDİNİZ”
        Gayneddin Alioğlu Musabay’ın okuyuşu:
“Taza as tuvın agannın Eldi ege. Atın, eskerin Sagan ar eperedi. Casına cete Bakıtındı aşasın. Sav bol.”
Anlamı: “Temiz çek tuğunu ağabeyinin Sağlam sahip (ol). Atın, askerin Sana şan verir. Yasma yeterek (= büyüterek) Bahtını aşasın. Sağ ol. “
       Kazak Türkü Prof. Olcas (Oljas) Süleymanof’un okuyuşu:
“Han uya üç otuzu (da) yok boltı, utıgsı tozıltı. ''                                                                                    
Anlamı:“Han oğlu 23 ünde yok oldu. halkın adı sanı yok oldu” (Hakanın oğlu )
       Dr. Selahi Diker‘in okuyuşu:
“Han Ong-Er, Çarık,Siz çerik,Bargıl!Erni içigig kötir,Ozgıl!”                                                  
Anlamı:“Han Onger Çarık. Siz askerler Ayrılın gönüllü katılan kahramanlar gibi cennete yükselin sonsuz barışı sağlayın.”
      M. Erçin‘in okumasına göre:
“Agân er / anga er iç / arakEsiz iç / erik baruk / arakı E iç itkir / az ök”                                                   
Anlamı:“Agan er, çok içtin, aralıksız içtin, keşke az içseydin bak şimdi yoksun” 
       Kazakistan İlim Akademisi bilginleri bu konu üzerinde bir çok çalışma yapmıştır. Özellikle tüm dünyada tanınmış Türk yazıtları bilgini olan Gaynettin Alioğlu Musabay , bu yazıyı farklı şekilde okumuştur.Musabay'a göre her işaret bir harf olarak değilde hece olarak okunmalıdır demiştir. Bu durumda metin ;''Taza as tuvi agannın , Eldi ege. Altın,eskerin. Sagan ar eperedi. Casına cete , Bakıtındı aşasın. Sav bol''                                                                                                                         Anlamı; ''Temiz çek tuttuğunu ağabeyinin.Sağlam sahip ol. Altın, askerin Sana şan verir. Yaşına yeterek bahtını aşasın. Sağ ol.''
Türk Medeniyeti'nin Eserleri;
         Binlerce yıl önce oluşmuş Türk Medeniyet'inin eserleri bu coğrafya'da saklı duruyor hala. Issık Kurganından çıkarılan eserler ilim dünyasında büyük ilgi uyandırmıştır. Bulunan ziynet eşyalarının , başlığın , kıyafetlerin ve ayakkabıların kopya modelleri yapılmıştır. Issık Kurganları , Issık deresinin sol tarafında Almatı şehrinin doğusunda 50 km'de yer almıştır. Kuzeyden doğuya 3 km boyunca uzanan 45 büyük kurgandan oluşmaktadır. Hükümdar kurganlarının çapı 30-90 metre büyüklükte , 4-15 metre yükseklikteki yapılardır. Talgar, Büyük ve Küçük Almatı , Kaskelen , Kurtı , İli , Karakemer , Çilik , Çarın , Kegen , Karkara , Karatal , Aksu , Lepsı ırmaklarının kenerlarında da mezarlıklar bulunmaktadır.


     Tarihte bu eserlerin sahipleri olan bir toplum muhakkak ki yüksek medeni gelişme seviyesindedir. Prof. Kemal AKIŞEF'in yaptığı kazıda kemikler sapasağlam ortaya çıkmışken , bu kemiklere karbon testi yapmaması anlaşılır gibi değildir. Bu Altın Elbiseli Adam'ın kemiklerini Rus Arkeologlar aldılar incelemek için götürdüler. Sonra ne oldu , bilmiyoruz? Bu kurgandan çıkarılan eserlerin ve Altın elbiseli adamın MÖ.5 yy'a ait olduğu tezi de kesinlik kazanmış değildir. Çünkü Rusların karbon testleriyle elde ettiği veriler çok daha geriye gitmektedir. Bunun ortaya çıkmasını istememişlerdir. Kurganda bulunan üzeri yazılı gümüş kap en önemli eşya olmasına karşın yeterince ilgi görmemiştir.
      Altın Elbiseli Adam hakkında değerlendirme yazısı yazan Nihal Atsız'a göre , tarih boyunca Türklerin yaşadığı bölgede bulunan bir mezarın , aksi kesin delillerle ispat edilmedikçe , Türklere ait olması pek tabiidir.Altın Elbiseli Adam'ın bardağındaki yazıda kullanılan alfabenin de Göktürk Alfabesinin ibtidai şekli'' olabileceğini söyleyen Atsız'a göre , ''...milattan önceki yüzyıllara ait olan bu mezar taşı ve yazı. Türk Tarihinin Hunlardan öncesini aydınlatabilecektir.'' (Beşir Ayvazoğlu'nun Yazısı)
     Prensin adı bilinmediği için, tüm dünyada “Altın Adam” olarak tanınmış olan bu eserin kopyaları Kazakistan’ın hemen hemen her tarihî müzesinin yanı sıra Almatı Ortalık Müzesi’nde de bulunmaktadır. New- York’taki Birleşmiş Milletler binasında da “Altın Adam”ın bir kopyası mevcuttur. Bununla birlikte Esik kurganından çıkan hazineler ve “Altın Adam”ın gerçeğiyle tıpatıp olan bir kopyası da daha önce Almatı’da, şimdi ise Astana’daki Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Türk'ün İcadı Kemer Tokaları;
 
    Kemer ve kemer tokasını” daha düne kadar üzerine kumaş dolayarak düğümleyen ve erken Roma döneminde ise bir kaç iğne yada kuşak ile döküntülerini bağlayan sözde eski yunanlılar bulmuş.. Tüm İskit – Kun dönemi de içinde olmak üzere bilinen tüm Türk dönemi eserlerinden başlayarak donlu (pantolonlu) gördüğümüz, en erken 2500 yıllık Kun eserlerinden günümüze gelen eşsiz altın kemer tokalarını kullanan ve yine en erken 1500 yıllık Türük kemer tokalarına sahip olan atalarımız ise, kemer ve kemer tokasının buluşunu yapmamışlar(!)… Türk’ün neredeyse her açılan kurganı içinden altın, gümüş, bronz, ağaç, deri kemer tokaları çıkmakta ve her biri kendi üzerinde yüksek bir algının bedizlerini taşımaktadır. İşte “dış odaklı tarih anlayışı” dediğimizde biz bunu anlatmak istiyoruz. Çünkü bu anlayış, kanıtlara, bulgu ve belgelere bakmaksızın kendi düşlerine göre tarihi yazmaktadır. – Kürşad BAYTOK

Destanlarda Altın Elbiseli Adam;
    Altın elbise giyinme Orta Asya’daki destanlara da konu olmuştur. Bu konuda Azerbaycanlı  Mitoloji bilgini Mireli Seyidov, Issık Kurganı’nın Türk tarihinin bir bulgusu olduğunu destanlarda geçen Alplerin kıyafetiyle desteklemeye çalışmıştır. Umumiyetle Türkçe konuşan soyların cedleri, efsanevi tarihi hakanları, yiğitleri hatta hükümdarları esasen altınla süslenmiş elbise giyerlermiş. Eski görüşlerle çağırışım yapan “Maaday-Kara” destanının efsanevi kahramanı da altından elbise giyermiş. Destanda “Altın küler tonın kiydi.” (altınlı, tunçlu elbisesini giydi.) deniliyor. Aynı zamanda M. Seyidov, K. A. Akişef  gibi Altın elbiseli adamın kıyafetindeki “hayvan üslubu” şekillerinin yalnızca süs olduğu görüşünü desteklememiştir. O’na göre bu şekiller, motifler o çağın mitolojik görüşleri, inançları ve devlet nizamının kanunları ile alakalıdır.
    Altın Adam'ın aslı ise devlet hazinesinde bulunmaktadır. Kanatlı bir parsın üzerinde duran ''Altın Adam'' Kazakistan'ın sembollerinden biri haline geldi. Almatı meydanlarından birindeki Bağımsızlık Abidesi'nin üzerinde de İskit Savaşçısı bulunuyor. Kazakistan Cumhurbaşkanlığının forsunda da kanatlı leopar üzerinde İskit önderinin figürü resmedilmiş bulunmaktadır.

Peki Ne Yapmamız Gerekir?
    Türkistan coğrafyasının her köşesi Türk atalarımızın bıraktıkları eserleriyle dolu. Unutmayalım ki toprağın altına sahip olunmadan üstüne sahip olunamaz. Biz Türkleri barbar,göçebe ve vahşi olarak gören batı medeniyeti Altın Elbiseli Adam'ı bize yakıştıramamakta başka uygarlıklara mal etmeye çalışmaktadır. ''Ah Türkler yok mu? Nasıl da barbar her şeyi yıkan ,kıran , geçmişte bir sanat eseri bile olmayan bir millet?'' diyenlere verilecek en güzel cevaptır bu eserler.  Dün bu eserleri yapan, o yüksek medeniyeti yaratan atalarımızın bugünkü nesillerden beklediği, en azından onların bıraktıklarına bugün sahip çıkılmasıdır.Bugün tüm bu keşiflere rağmen tarih kitaplarımızda Türkçe'nin en eski yazı örneği Orhun ve Yenisey Anıtları öğretilmektedir. Bir yazı şıp diye ortaya çıkmaz. Orhun Yazıtlarında kullanılan dil binlerce yıllık gelişmeyle oluşmuştur. 

    Bunun örnekleri de binlerce yıl öncelerinden vardır. Ama hala batılı bilim adamları Orhun Yazıtları Türklerin ilk yazılı kaynakları diyerek Türklerin göçebe yaşam sürdüklerinden dolayı yazıyı bulup geliştirmeleri ve medeniyet oluşturmaları geç olmuştur demektedir. Onlara sorulacak en güzel soru Türkler bu güzel eserleri at üstünde uzun yolları aşarken mi yaptılar? Bugün neredeyse tarihle hobi olarak ilgilenen küçük bir kesim hariç Altın Elbiseli Adam'ın ve kurganda bulunan 2500 yıllık tabağın önemini Türk Tarihi ve Türkçe'ye kazandırdıklarını bilmemektedir.




                                         Okuduğunuz İçin Teşekkür Ederim ,                                                    
                                      Bir Sonraki Yazımıza Kadar Hoşçakalın                                                 


Yararlandığım Kaynaklar;

(a) :  İlhami Durmuş, "İskitler'de ölü gömme geleneği", Millî Folklor, 2004, Yıl 16, Sayı 61.
(b) ; Hall, Mark E. Towards an absolute chronology for the Iron Age of Inner Asia. Antiquity 71 (1997): 863-874
(c) ;  Hall, Mark E. Towards an absolute chronology for the Iron Age of Inner Asia. Antiquity 71 (1997): 863-874
(d) ; Reuel R. Hanks, Central Asia: a global studies handbook, p. 168, ABC-CLIO, 2005, ISBN 978-1-85109-656-5, p. 168.
-H. N. Atsız, “Kazakistan’da Bulunan Mezar”, Ötüken,Sayı: 12,  Ankara, 1970
-A. İnan, “Altay Dağlarında Bulunan Eski Türk Mezarları” Belleten, Sayı: 43, Ankara, 1947 
-Hall, Mark E. Towards an absolute chronology for the Iron Age of Inner Asia. Antiquity 71 (1997): 863-874.
-Harmatta, Janos. History of Civilization of Central Asia. Volume 2, Motilal Banarsidass (1999), ISBN 81-208-1408-8, p. 421
-Esik kurganı,buluntuları ve kültür tarihi açısından değerlendirilmesi/Murat Arık-Ankara/2008
-SOMUNCUOĞLU, Servet, “Altın Elbiseli Adam”, Atlas Dergisi, S. 137, Ağustos 2004, s.138–142.
-ÇORUHLU, Yaşar, “Hun Sanatı”, Türkler, C.IV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.54–76
http://www.turkkozmolojisi.com/2015/09/goksel-sevgiliyle-ask-sarabi-icmek-bade.html
http://onturk.org/2011/03/11/altin-elbiseli-adam/
http://www.orkun.org.tr/asp/orkun.asp?Tip=Makale&Makale_Nu=!P*R/YYLPYDIWDUHLLHBQGALVEEO*F-C/B,OQ!P*R/YYLPYDIWDUHL!P*R/YYLPYDIWDUHL (Turgay Tüfekçioğlu)
http://www.serenti.org/altin-elbiseli-adam/
http://www.frmartuklu.org/konu/alt%C4%B1n-elbiseli-adam-hakk%C4%B1dna-bilgi-khan-uya.181111/
http://www.bayburtpostasi.com.tr/dosya/kazakistan-issikta-bulunan-altun-tonlig-khan-uya-h2072.html
http://www.oncevatan.com.tr/altin-elbiseli-adam-neler-anlatiyor-p11-aid,81.html
http://www.hakanbeyaz.com/tr/altin-elbiseli-adam/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Alt%C4%B1n_elbiseli_adam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder